İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesi, İran’da sevinç ve yurt dışında ise üzüntüye yol açtı. İranlılar, geçmişte yaşadıkları acıları hatırlarken, yurt dışındaki muhalif kesimler de sevinçlerini dile getirdi. Reisi’nin, Ayetullah Ali Hamaney’in halefi olarak görülmesi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin son cumhurbaşkanı olması, onun hayatını ve kırılma noktalarını anlamak için önemli bir çerçeve sunuyor.
İbrahim Reisi, İslam Devrimi’nin çalkantılı dönemlerinde Tahran’daki Shahid Motahari Üniversitesi’nde eğitim aldı. İslam hukuku alanında uzmanlaşan Reisi, Ayetullah Humeyni’nin devrim fikrinden etkilenerek, devlet politikasında din alimlerinin gözetimi fikrini benimsedi. Ancak, daha sonra Humeyni ile ters düşen muhalif din alimi Hüseyin Ali Muntazeri’nin iddiaları, Reisi’nin geçmişindeki karanlık noktalardan birini oluşturuyor. Muntazeri, Reisi’nin 1988’de İranlı siyasi mahkumların infazında rol aldığını ve bu dönemde binlerce insanın ölümüne sebep olduğunu iddia etti.
Reisi’nin adı, İran’ın meşhur “Ölüm Komitesi”yle de anılıyor. Bu komite, İslam Devrimi sonrasında cezaevlerindeki sol görüşlü siyasi mahkumların öldürülmesinden sorumluydu. Reisi’nin bu toplu idamlardaki rolü, tartışmaları beraberinde getiriyor ve kendisine “katil” lakabı takılıyor. Ancak, Reisi bu iddialara dair sessizliğini koruyor ve kamuoyu önünde herhangi bir açıklama yapmıyor.
Türkiye’de ise Reisi’nin ölümü, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış çabaları ve komşuluk ilişkileri açısından değerlendiriliyor. Bu bağlamda, Türkiye’de yas tutulması, komşular arasındaki ilişkilerin önemini vurguluyor.
https://www.instagram.com/reel/C7M8xOCqo2e/?utm_source=ig_web_copy_link