1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Belirsizlikler Arasında Büyük Resmi Görmek – Stratejik Finansal Yönetim

Belirsizlikler Arasında Büyük Resmi Görmek – Stratejik Finansal Yönetim

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İş dünyasında kalıcı başarı, yalnızca günlük operasyonel zorlukları çözmekle değil, aynı zamanda büyük resmi görebilmekle, güncel ekonomik/politik dinamikleri doğru okumak ve stratejik finansal kararlar almakla da ilgilidir. Küresel ekonomi, sürekli değişen dinamikleriyle firmalar için fırsatlar ve riskler sunar. Ancak bu değişimlerin doğru bir şekilde analiz edilmesi ve yönetilmesi, işletmelerin uzun vadeli başarılarını doğrudan etkiler. Stratejik finansal yönetim, firmaların sürdürülebilirliğini sağlamak ve geleceğe güvenle adım atabilmek için hayati bir öneme sahiptir.

Özellikle son yıllarda, dünyadaki ekonomik ve politik belirsizlikler, finansal kararların her zamankinden daha dikkatli alınmasını zorunlu kılmaktadır. İşte bu noktada, ekonomi konjonktürünü doğru analiz etmek ve buna göre aksiyon almak, firmaların hayatta kalma ve büyüme stratejilerinde kritik bir rol oynamaktadır.

Basit Çözümlerle Karmaşık Sorunları Aşmak, Pratik Çözüme Odaklanmak

Birçok kişi için hayat, zaman zaman karmaşık ve zorlayıcı hale gelir. Bu, bazen küçük bir problemin büyük bir engel gibi görünmesine yol açabilir. İşte size bunu anlatan sevdiğim bir fıkra:

Bir bankada müdür olarak çalışan Murat Şahin, yoğun stres nedeniyle uyku sorunları yaşamaktadır. Geceleri yatağının altında birinin olduğuna dair sürekli bir korku duyuyor, bu yüzden hiç uyuyamıyordur. Defalarca doktora gitmiş, bir sürü tedavi ve yöntem denemiş, hatta parasının büyük bir kısmını harcamış, fakat hiçbir sonuç alamamıştır. Üstelik, bir süre sonra işinden de olmuş ve bu stresle daha da iç içe girmiştir. Nihayet, cebinde kalan son parayla kafasını dağıtmak amacıyla bir bara gitmeye karar vermiştir. Barmenle dertleşirken, barmen Murat’a bir çözüm önerir: “Yatağının ayaklarını kes.” Şaşkın bir şekilde bu öneriyi uygulayan Murat, ertesi gece derin bir uyku çekmiş ve uykusuzluk sorunu bir anda tamamen çözmüştür.

Kıssadan hisse: Bazen devasa gibi görünen sorunlar, çok basit ve akıllıca çözümlerle giderilebilir. Bu, yalnızca kişisel yaşamda değil, firmaların yönetiminde de geçerlidir. 25 yılı aşkın bankacılık ve finans sektöründeki tecrübemden şunu çok iyi öğrendim ki, büyük ve köklü kurumsal yapılar bile bazen kritik stratejik hatalar yapabilir, yanlış finansal veya yönetsel kararlar telafisi olmayan sonuçlara yol açabilmektedir. Bu durum, güçlü organizasyon yapıları, deneyimli finans yönetim kadroları ve uzun geçmişi olan firmalar için dahi geçerli olabiliyor. Hatta daha da dikkat çekici olan, bu hatalarda bazen ısrar edilmesi veya hatanın başka hatalı kararlarla çözülmeye çalışılmasıdır.

Buna bağlı olarak, iş dünyasında en önemli çıkarımım, işletme körlüğü yaratmaktan kaçınılması gerektiğidir. Stratejik finansal yönetim, firmaların sürdürülebilirliği ve uzun vadeli başarıları açısından hayati önem taşır. Eğer bu yönetim anlayışı sağlıklı bir şekilde uygulanmazsa, her şeyin temeli sarsılabilir. İşte bu sebeple stratejik finansal yönetimin başarısı, temelde “büyük resmi” görmekle ilgilidir.

Bir firmayı yönetenler, tüm kararlarında, yalnızca kısa vadeli kazançları değil, uzun vadeli sürdürülebilirliği de göz önünde bulundurmalıdır. Bu çerçevede, benim bakış açımdan içinde bulunduğumuz konjonktürü de göz önüne alırsak firmaların başarısını sağlayacak ve yukarıda özetlemeye çalıştığım stratejik finansal yönetim perspektifiyle en temel altı prensibi şu şekilde özetleyebiliriz:

  1. Küresel/yerel ekonomik ve politik trendleri yakından takip etmek (Trend is your friend): Küresel ekonomi sürekli değişiyor ve bunlara uyum sağlamak, fırsatları değerlendirmek kadar risklerden kaçınmak için de her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Örneğin, merkez bankalarının altın alımları, döviz ve faiz politikaları, dünya çapındaki ticaret savaşları ya da yeni ekonomi modelleri, bir firmanın stratejik planlarını doğrudan etkileyebilir.

Türkiye ekonomisinde son dönemde uygulanan sıkı para politikaları, ekonomide belirgin etkilere yol açmıştır. Yüksek enflasyonla mücadele adına TCMB’nin faiz oranlarını %50 seviyelerine kadar çıkarmış ve bankaların kredi kullandırımlarını sınırlayan çeşitli regülasyonlar getirilmiştir. Ancak, bu politikaların sonuçları bazı ilginç gelişmeler ortaya koymaktadır. Özellikle ihracatçılar bu süreçte olumsuz olarak etkilenmiştir. Örneğin, tekstil sektöründe fabrikaların yurtdışına taşınması gibi nedenlerle son iki yılda 263.000 kişilik istihdam kaybı yaşanmıştır. Yüksek kredi maliyetleri ve kredi sınırlandırmaları firmaların finansmana erişimini zorlaştırmış, maliyetli hale getirmiştir. Sonuç olarak son üç yılda sanayi üretimi neredeyse sıfır büyüme kaydederken, perakende satışlar (tüketim) reel olarak %65’in üzerinde bir artış göstermektedir. Türkiye’de hane halkının borçlanarak harcama yapmaya devam etme eğiliminin sonucu olarak bu durum, ekonomik sıkılaşmanın tam tersi bir etki yaratmış ve tüketime dayalı büyümeyi körüklemiştir.

Bir metaforla açıklamak gerekirse, Türkiye ekonomisini bir “obez hastaya” benzetebiliriz. Kilo vermek doğru bir hedef olsa da, tüketim arttıkça üretim yerinde saymaktadır. Bu, ekonomik politikaların yanlış yönde ilerlediğini ve büyümenin temel yapı taşlarının ihmal edildiğini göstermektedir. Sanayi sektörü ve ihracatçılar, istihdam sağlayan ve döviz kazandıran kritik oyunculardır; ancak bu gruplara yönelik destekler olsa bile yetersiz kaldığı görülmektedir.

  1. Nakit akışını önceliklendirmek (Free cash flow / EBITDA balance): Bir firmanın hayatta kalması için nakit akışı temel bir unsurdur. İşletmenin tüm finansal sağlığı, ne kadar verimli nakit akışı sağlandığıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle nakit yönetimi, stratejik kararların merkezinde olmalıdır.

Finansal başarı, yalnızca kar etmekten değil, aynı zamanda nakit yönetiminden geçer. Nakit akışı, bir firmanın hayatta kalabilmesi için en önemli göstergedir. Bir firma, kâr ettiği halde nakit akışını yönetemezse, bu kârın bir anlamı yoktur. Birçok firmanın bilançolarında yüksek kârlar gözükse de, örneğin alacaklarını tahsil edememesi durumunda bu kâr, şirketin kasasına girmemiş olur ve nakit sıkıntısı doğar. Yüksek karlılık, şirketin finansal sağlığını gösterse de, doğru nakit yönetimi olmadan bu kârlar gerçek anlamda değer kazanmaz.

Bu nedenle, şirketlerin finansal kararlarını verirken, yalnızca gelir ve gider dengelerini değil, aynı zamanda nakit akışını da önceliklendirerek uzun vadeli sürdürülebilirliği sağlamaları gerekir. Yine küresel önemli bir aktörün aldığı bir aksiyondan örnek verecek olursak; Warren Buffett’ın Berkshire Hathaway fonu, 334 milyar dolar nakit ve nakit benzerleri ile tarihteki en yüksek likidite seviyesine ulaşmıştır. Bu durum, doğru nakit yönetiminin ve doğru zamanda doğru aksiyon almanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Öte yandan son yıllarda, merkez bankalarının altın alımlarını artırması ve fiziksel altın rezervlerini kendi kontrolleri altına alması, küresel ekonomideki belirsizlikler ve krizlerin bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum da şirketlerin likidite yönetimlerini gözden geçirmelerini ve finansal risklerini yeniden değerlendirmelerini zorunlu hale geldiğinin diğer bir kanıtıdır.

  1. Raporlamaya önem vermek ve sayılara hakim olmak (You can’t lead a company if you don’t get the numbers): Sayılar, işletmenin kalbidir. Bir firmayı yöneten liderlerin, şirketin performansını anlaması ve yönlendirmesi için sayılara hâkim olmaları hayati önem taşır. Finansal raporlar, işletmenin mali durumu hakkında net bir resim sunar ve doğru kararlar alabilmek için gereklidir. İşletmelerin gelir-gider dengelerini, nakit akışlarını, borç seviyelerini ve diğer kritik finansal göstergelerini düzenli olarak izlemek, stratejik yönelimlerin belirlenmesinde temel bir rol oynar. Sayılar, bir işletmenin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyar, potansiyel riskleri ve fırsatları işaret eder. Eğer bir lider, bu sayılarla olan ilişkisini güçlendirirse, sadece şirketin bugünkü durumunu değil, gelecekteki yönünü de daha etkili bir şekilde şekillendirebilir. Bu nedenle finansal raporlama, sadece geçmişin değerlendirilmesi değil, aynı zamanda geleceğe dair sağlıklı bir öngörü geliştirilmesinde de kritik bir araçtır.
  2. Dinamik bir bütçe hazırlamak ve bu bütçe ile ilgili aksiyon planları oluşturmak: Planlar, değişen koşullara göre şekillendirilmeli ve her durumda hızlı bir şekilde revize edilebilmelidir. Bütçeler, sadece rakamlardan ibaret değildir; aynı zamanda bu rakamların gerisindeki stratejik düşüncelerin somut birer göstergesidir.

Bir firmanın finansal planlaması, sadece yıllık bütçe yapmakla sınırlı olmamalıdır. Günümüzde ekonomik koşullar hızla değişebildiğinden, bir bütçe, sadece belirli bir dönemi değil, değişen dışsal faktörlere karşı esnek ve dinamik olmalıdır. Bu bağlamda, işletmelerin bütçelerini oluştururken, yalnızca tahmini gelir ve giderleri değil, aynı zamanda çeşitli senaryolarla karşılaştıklarında nasıl hareket edeceklerini de planlamaları gerekir. Dinamik bir bütçe, işletmeye belirli bir hedefe ulaşırken, olası risklere karşı da hazırlıklı olma imkânı tanır. Ayrıca, bütçe ile ilgili aksiyon planlarının oluşturulması, yöneticilerin her türlü ekonomik daralma ya da fırsat karşısında hızlı bir şekilde stratejik değişiklikler yapabilmesine olanak sağlar. Bu, şirketin sürdürülebilirliğini ve uzun vadeli başarısını güvence altına almak için kritik bir yaklaşımdır.

 

  1. Verimlilik :

Günümüzde dijitalleşme ve yapay zeka gibi hızla evrilen teknoloji trendleri, stratejik finansal yönetim açısından yeni fırsatlar ve zorluklar yaratmaktadır. Örneğin, yeniden ABD başkanlığı görevine seçilen Trump’ın yeni döneminde DOGE verimlilik bakanlığını kurarak başına Elon Musk’ı getirmesi, teknolojinin ve inovasyonun finansal yönetimle birleştiği yepyeni bir dönemi simgelemektedir. Bu tür gelişmelerin dikkatle takip edilmesi ve doğru analizlerle stratejik adımlar atılması, belki de basitçe büyük küresel aktörlerin (ABD, FED, Merkez Bankaları vb.) aksiyonları yakından takip edip bu makro trendlerle uyumlanmak, bir nev’i onların yaptıklarını benchmark yöntemiyle kopyalamak şirketlerin geleceğe yönelik sağlam ve bilinçli kararlar almalarını sağlayacaktır.

  1. Yukarıdaki ilk beş prensibi etkin bir şekilde uygulayacak firma organizasyon yapısını yeniden yapılandırmak – Türkiye için fırsatlar

Türkiye Bankacılık Sektörü ve İstihdam: Bankacılık sektörü, Türkiye ekonomisinin önemli bir parçasıdır. Ancak, 1999 ve 2001 krizlerinden farklı olarak, günümüzde de bankacılık sektörü dijitalleşme ve diğer dinamiklerle istihdam kaybı yaşamaktadır. Ayrıca, EYT gibi faktörler de sektördeki deneyimli bankacıların emekli olmasına neden olmaktadır. Bu durum, bankacılık sektöründe daha fazla iş gücü kaybına yol açmaktadır.

Ancak, bankacılık sektörü ile reel sektör arasındaki ilişki, bence bu noktada büyük bir fırsat sunmaktadır. Bankacılık sektöründe tecrübeli olan profesyoneller, doğru şekilde değerlendirildiğinde, reel sektör firmalarına büyük katkı sağlayabilirler. Birçok firmada muhasebe ve finans departmanlarında bankacılara yer verilmemektedir. Ancak bu deneyim, özellikle finansal analiz, nakit yönetimi ve stratejik finansal yönetim açısından büyük bir avantaj sağlayabilir.

Bu durumu şu örnekle pekiştirmek isterim: Rogerio Ceni ve Lionel Messi üzerinden şöyle bir metafor kurabiliriz: Rogerio Ceni, kaleci olduğu halde sıra dışı bir şekilde profesyonel kariyerinde %80 başarı oranı ile penaltı golü attı. Bu oran, Messi gibi dünyanın en iyi forvet oyuncularından birinin penaltı başarı oranına eşdeğerdir. Benzer şekilde, bankacılık sektörü deneyimi olan profesyoneller de, masanın karşı tarafına geçtiklerinde işletmelerin finansal yönetimlerinde aynı şekilde başarılı olabilirler.

Güncel Ekonomik Göstergeler ve Firmaların Hazırlığı

Global ekonomik belirsizlikler, sadece finansal piyasalar değil, aynı zamanda firmalar için de büyük bir risk oluşturuyor. Yakı tarihte bir ay gibi kısa bir dönemde EUR/USD paritesi, 1,03 (10 Şubat 2025) seviyesinden 1,09’a (11 Mart 2025) yükselerek beklentilerin 1,20 ve üzerine çıkmasına yol açtı. Aynı dönemde, Küresel Ekonomik Politik Belirsizlik Endeksi 429,83’e çıkarak pandemi dönemini aşarak en yüksek seviyeye ulaştı. ABD Hazine tahvillerinin verim eğrisinde ise, genellikle uzun vadeli faizlerin daha yüksek olduğu normalliğin aksine, kısa vadeli faizler uzun vadeli faizlerin üzerinde kalmaya devam etti. Bu negatif verim eğrisi, tarihsel olarak ekonomik durgunluk öncesi bir işaret olarak kabul edilmektedir. Ancak pandemi sonrası dönemde ABD’de verim eğrisi uzun süre negatif kalsa da resesyon yaşanmamıştır. Bu göstergelerin beklenen sonuçları zamanında vermemesi, dünya genelinde önemli bir paradigma değişimi yaşandığını işaret etmektedir. Firmalar, bu gibi belirsizliklere karşı dinamik bütçeleme ve stratejik finansal yönetim anlayışları ile hazırlıklı olmalıdır.

Sonuç

Dünya ekonomisindeki büyük değişimler, stratejik finansal yönetimi daha önemli hale getirmektedir. Hem global trendleri takip etmek, hem de nakit yönetimini önceliklendirmek, bir firmanın hayatta kalabilmesi ve büyümesi için kritik öneme sahiptir. Türkiye’deki ekonomik zorluklar ve belirsizlikler de doğru yönetilmesi halinde aslında firmalar için fırsatları da beraberinde getirmektedir. Günümüzde küresel ekonomik ve politik dinamikler o kadar değişkendir ki, borsa endeksleri için geleneksel olarak kullanılan boğa piyasası veya ayı piyasası metaforlarından farklı olarak güncel durumu açıklamak için ‘kanguru piyasası’ tabiri kullanılmıştır. Bu ortamda bankacılık sektöründeki deneyimli profesyonellerin, reel sektöre katkı sağlayabilmesi için daha fazla fırsat yaratılması isabetli bir karardır. Ekonomik belirsizlikler arasında, stratejik kararlar alabilmek, sadece doğru bilgiyle değil, doğru insan kaynağıyla da mümkün olacaktır. Bugün ortaya çıkan bankacılık sektöründen ayrılan çok sayıda tecrübeli bankacı olması durumu gerek bankacılık sektöründen ayrılmış olan profesyoneller, gerek reel sektör firmaları, ve hatta gerekse bankacılık sektörü (firmaların daha sağlıklı finansal yönetime kavuşması nedeniyle) açısından bir fırsat olarak görülmeli ve firmalarda finansal süreçlerin daha sağlıklı yönetilmesine katkı sunacak şekilde değerlendirilmelidir.

Belirsizlikler Arasında Büyük Resmi Görmek – Stratejik Finansal Yönetim
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberi Sisi'den Al ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin