Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) tarafından yayınlanan 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 159. sıraya gerileyerek “çok ciddi” kategorideki yerini korudu.
Basın özgürlüğünün küresel ölçekte değerlendirilmesini sağlayan RSF Endeksi’nin 2025 verileri açıklandı. Türkiye, geçen yıl 158. sırada yer aldığı listede bu yıl bir basamak daha düşerek 159. sıraya geriledi. Bu sonuçla birlikte Türkiye, medya özgürlüğü alanında dünya sıralamasında sonlara demir atmış oldu.
2002’DEN BU YANA SÜREKLİ GERİLEME
RSF verilerine göre Türkiye, 2002 yılında 99. sırada yer aldığı listede, özellikle 2016 sonrası dönemde sert bir düşüş yaşadı. Son 10 yıl içerisinde sırasıyla 151, 155, 157, 154, 153, 149, 165, 158 ve şimdi de 159. sırada kendine yer buldu. Türkiye, medya ortamının otoriterleştiği “çok ciddi” ihlallerin yaşandığı ülkeler arasında gösterilmeye devam ediyor.
RSF: “TEK SESLİ MEDYA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, endeksteki düşüşün nedenlerine dair şu değerlendirmeyi yaptı:
“Medya sermayesinin kamu eliyle ayrımcı biçimde desteklenmesi, eleştirel basının para cezalarıyla baskı altına alınması ve dijital mecralarda bağımsız medyanın gelir modellerine destek verilmemesi gibi faktörler, Türkiye medyasını kırılganlaştırıyor. Yasal ve fiziki baskılarla birlikte ekonomik istikrarsızlık da medyayı çökertiyor. Karşımızdaki asıl tehlike, medyada tek seslilik.”
PUAN DA DÜŞTÜ: 31,60’TAN 29,40’A
Endeks, “politik”, “güvenlik”, “ekonomik”, “sosyo-kültürel” ve “yasal” olmak üzere beş göstergeden oluşuyor. Türkiye, özellikle ekonomik ve yasal alanlarda yaşanan sıkıntılar nedeniyle 2024’te 31,60 olan genel puanını 2025’te 29,40’a düşürdü. Bu düşüş, gazeteciliğin hem mali hem yapısal olarak baskı altında olduğunu gösteriyor.
ULUSLARARASI KAYGI ARTIYOR
RSF’nin açıklamaları, yalnızca Türkiye için değil dünya genelinde de medya özgürlüğünün tehdit altında olduğunu ortaya koyuyor. Ancak Türkiye’de durum, özellikle siyasi müdahale ve ekonomik yaptırımlar nedeniyle daha da kaygı verici bir hal alıyor. Eleştirel seslerin bastırıldığı, bağımsız gazeteciliğin cezalandırıldığı bu ortamda, demokratik değerlerin korunması adına medya özgürlüğü yeniden tartışmaya açılıyor.
