Sosyal medyada son günlerde hızla yayılan koronavirüs aşılarına ilişkin asılsız iddialar, kamuoyunda kafa karışıklığına neden olurken yapılan incelemelerle gerçeğin farklı olduğu ortaya kondu. Özellikle bazı paylaşımlarda dile getirilen ve bilimsel temeli bulunmayan söylemlerin, yanlış bilgiler üzerinden korku ve güvensizlik oluşturmayı hedeflediği belirlendi. Yetkili birimler tarafından yapılan değerlendirmelerde, söz konusu iddiaların hiçbirinin bilimsel verilerle örtüşmediği net bir şekilde vurgulandı.
Yapılan açıklamalarda, aşılarla ilgili dolaşıma sokulan yanlış bilgilerin bağlamından koparılan ifadeler, eski veriler ya da tamamen uydurma senaryolar üzerinden kurgulandığına dikkat çekildi. Sosyal medya platformlarında paylaşılan bu tür içeriklerin, özellikle toplum sağlığını doğrudan ilgilendiren konularda ciddi riskler barındırdığı ifade edildi. Aşıların geliştirilme süreci, etki mekanizması ve güvenlik aşamalarının uluslararası standartlara uygun şekilde yürütüldüğü hatırlatıldı.
Uzman görüşlerinde, koronavirüs aşılarının milyonlarca insan üzerinde uygulandığı ve ciddi yan etkilere dair iddiaları destekleyen herhangi bir bilimsel bulgu bulunmadığı vurgulandı. Buna rağmen bazı sosyal medya hesaplarının etkileşim uğruna gerçeği yansıtmayan paylaşımlar yapmaya devam ettiği, bu durumun da bilgi kirliliğini artırdığı belirtildi. Yanlış bilgilerin hızla yayılmasının, özellikle salgın dönemlerinde toplumsal dayanışma ve sağlık politikaları açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceği dile getirildi.
Yetkililer, vatandaşlara sosyal medyada karşılaştıkları her bilgiyi sorgulamaları, doğruluğu teyit edilmemiş içeriklere itibar etmemeleri yönünde çağrıda bulundu. Sağlıkla ilgili konularda resmi açıklamaların ve bilimsel verilerin esas alınmasının önemine dikkat çekildi. Aşı karşıtı söylemlerin, bireysel tercihlerden öte toplum sağlığını ilgilendiren bir mesele olduğunun altı çizildi.
Ortaya konan bu değerlendirmelerle birlikte, sosyal medyada büyüyen koronavirüs aşısı yalanlarının gerçeği yansıtmadığı bir kez daha gözler önüne serildi. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve bilgi kirliliğiyle mücadele edilmesi adına benzer çalışmaların devam edeceği ifade edildi.




