Almanya’nın önde gelen yayın organları Bild ve Süddeutsche Zeitung, Gazze’deki açlığı ve insani dramı gözler önüne seren yerel gazetecilerin çektiği fotoğrafları hedef aldı. Bu iki medya kuruluşu, açlıkla mücadele eden çocukları ve yardım sıralarında bekleyen sivilleri gösteren kareleri “Hamas propagandası” olarak nitelendirdi. Gazzeli foto muhabirler ise “İsrail düşmanı olmak”la suçlandı.
Gazze’de aylar süren bombardımanlar, altyapıyı yerle bir etmiş, 60 binden fazla sivil hayatını kaybetmişti. Son dönemde ise ölümler, bombardımandan çok açlık ve susuzluk nedeniyle artmaya başladı. Buna rağmen Batı medyası, bölgede yaşanan insani felaketi sorgulamak yerine, İsrail’e yönelik eleştirileri bastırma çabasına girdi.
Süddeutsche Zeitung, “Gazze’den gelen bu görüntüler ne kadar gerçek?” başlığıyla yerel muhabirlerin sahada çektiği karelerin doğruluğunu sorgularken, Bild gazetesi ise doğrudan “Bu Gazze fotoğrafçısı Hamas propagandası yapıyor” başlığıyla yayın yaptı. Her iki yayın organı da, yetersiz beslenme nedeniyle zayıflamış çocukları ve çaresiz anneleri gösteren fotoğrafların kasıtlı olarak dünya kamuoyunu yönlendirmek amacıyla servis edildiğini iddia etti.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, bu haberleri hızla sahiplenerek, “SZ ve BILD tarafından yapılan ortak bir araştırma, Hamas’ın küresel kamuoyunu etkilemek için sahnelenmiş medyayı nasıl kullandığını gösteriyor” açıklamasında bulundu.
Öte yandan, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş, Gazze’de yaşanan açlık krizinin “insan eliyle yaratılmış” olduğunu vurguluyor. Sıkı abluka, yardım malzemelerinin girişine izin verilmemesi, ilaç ve su yetersizliği, hastalıklar ve hijyen sorunları bölgede yaşam koşullarını giderek ağırlaştırıyor.
Açlık nedeniyle yaşanan ölümlerin sayısı son 24 saatte 8 kişi daha artarak 188’e ulaştı. Ölenlerin 94’ü çocuk. Yaklaşık 2,3 milyon kişinin yaşadığı Gazze’de nüfusun büyük bölümü defalarca yerinden edilmiş durumda. İsrail ordusunun saldırıları nedeniyle Filistinliler, derme çatma çadırlarda ya da kalabalık okul binalarında, temel ihtiyaçlardan yoksun şekilde hayatta kalmaya çalışıyor.
Tüm bu gerçeklere rağmen, bazı Batı medya kuruluşlarının yaşanan dramı inkâr etme veya itibarsızlaştırma çabaları, gazetecilik etiği açısından da büyük bir tartışma yaratmış durumda.
