Deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, son dönemde yaptığı açıklamalarla halkın dikkatini çekerken şimdi yeni bir tartışmanın odağı oldu. İstanbul Şişli’de, 4 ay önce yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından deprem toplanma alanı olarak ilan edilen bir araziye 72 katlı rezidans yapılması planlanıyor. Bu alanda yer alan reklam panolarından birinde Naci Görür’ün “Depremi durdurmayacağımıza göre yapmamız gereken deprem dirençli yerleşim alanları oluşturmaktır.” ifadelerine yer verilmiş.
Reklam panosu, deprem toplama alanı olarak ilan edilen bölgedeki inşaat alanının sınırlarında yer alıyor. Bu durum, alanda hâlâ toplanma amacı taşıyan alan algısı bulunan vatandaşlarda ciddi rahatsızlık yarattı.
Panoda Görür’ün mesajı, yapılaşma ve mühendislik açısından deprem riskine dikkat çekici biçimde vurguluyor. Ancak aynı alana yapılan rezidans projesi ve bu panonun kullanılma biçimi “çelişki” olarak görülüyor.
Sosyal medya kullanıcıları, Görür’ün bilimsel otoritesi ve deprem uyarıları ile bilinir olması nedeniyle, reklamdaki yer almasının firma reklam etkinliğine destek gibi algılanabileceğini söylüyor.
“Deprem toplanma alanına 72 katlı rezidans diken bir firmanın reklam yüzü olması” gibi eleştiriler öne çıkmış durumda; vatandaşlar, özellikle kamusal alanlarda yapılan ilanların amacına uygunluğu ve toplumsal hassasiyetle uyumluluğu açısından sorgulanıyor.
Haberde, Prof. Dr. Naci Görür’ün bu reklamla ilgili resmi bir açıklama yapmadığı bilgisi mevcut. Yani eleştirileri ve halk tepkisini takip eden bir düzeyde açıklama ya da savunma gelmiş değil.
Daha önce benzer durumlardaki reklam-iddialarına karşı Görür’ün yanıt verdiği örnekler olduğu biliniyor; fakat bu olayla ilgili detaylı bir yanıt medyaya yansımamış durumda.
6.2’lik depremin ardından “toplanma alanları” kavramı İstanbul’da geniş halk desteği bulan bir konu oldu. Bu alanların betonlaşması, oturmaya uygun olmayan rezidans projeleriyle değiştirilmesi toplumsal hafızada hassas bir konu haline geldi.
Bu olay, kamuoyu algısı, bilim insanlarının ticari/sosyal sorumlulukları, reklamlarda yer alma sınırları gibi konularda daha geniş bir tartışmayı tetikledi. Bilim insanlarının toplum güveni üzerinde taşıdıkları sorumluluk, bu tür reklam veya sektör iş birliklerinde dikkatli olmaları gerektiğini gösteriyor.
