HABER: EDDA SÖNMEZ – KAMERA: SİNEM NAZLI DEMİR
İstanbul Tabip Odası (İTO), bu seçimlerin ülkenin kaderini belirleyecek öneme sahip olduğunu vurgulayarak “Meslektaşlarımızı 14 Mayıs günü yapılacak seçimlerde oy kullanmaya ve seçim sonuçları kesinleşene kadar oylarına ve sandıklara sahip çıkmaya çağırıyoruz. Meslektaşlarımızın farklı siyasi eğilim ve tercihlere sahip olduğunu biliyoruz ve anlıyoruz. Ancak tercihlerini yaparken bu 20 yılda yaşadıklarımızı unutmamalarını bekliyoruz. Unutmuyoruz. ‘Doktorların eli hastaların cebinde’ diyenleri unutmuyoruz. ‘Doktor Efendi dönemi bitti’ diyenleri unutmuyoruz. ‘Ben doktorlara iğne yaptırmam. Adamı felç ederler alimallah’ diyenleri unutmuyoruz. ‘Giderlerse gitsinler’ diyenleri unutmuyoruz” açıklamasını yaptı.
İstanbul Tabip Odası Yönetimi, “Seçimler ve Hekimler: ‘Giderlerse Gitsinler’ Diyenleri Unutmuyoruz” sloganıyla, 14 Mayıs seçimlerinden beklentileri ile taleplerini basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Hacer Ayşen Yavru tarafından okunan basın açıklamasında, tüm hekimler 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde oy kullanmaya ve seçim sonuçları kesinleşene kadar oylarına ve sandıklara sahip çıkmaya çağrıldı.
Ülkeningeleceği açısından14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin büyük önem taşıdığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“BU SEÇİMLER 20 YILLIK BASKICI ‘TEK ADAM REJİMİ’NİN OYLANACAĞI BİR REFERANDUM OLACAK: Türkiye on gün sonra seçimlere gidiyor. Cumhuriyetin yüzüncü yılında yapılacak bu seçimler aynı zamanda ‘Yüzyılın Seçimi’ olacak. Öte yandan bu seçimler yirmi yıllık AKP iktidarının; 20 yıllık emek, doğa, kadın, LGBTİ+ düşmanı politikaların, 20 yıllık baskıcı ‘Tek Adam Rejim’nin oylanacağı bir referandum olacak. İstanbul Tabip Odası olarak ülkemizin kaderini belirleyecek bu seçimleri son derece önemsiyoruz ve bütün meslektaşlarımızı 14 Mayıs günü yapılacak seçimlerde oy kullanmaya ve seçim sonuçları kesinleşene kadar oylarına ve sandıklara sahip çıkmaya çağırıyoruz. Meslektaşlarımızın farklı siyasi eğilim ve tercihlere sahip olduğunu biliyoruz ve anlıyoruz. Ancak tercihlerini yaparken bu 20 yılda yaşadıklarımızı unutmamalarını bekliyoruz.
EMEĞİMİZİ DEĞERSİZLEŞTİRENLERİ, MESLEĞİMİZİ İTİBARSIZLAŞTIRANLARI UNUTMUYORUZ : Unutmuyoruz: ‘Doktorların eli hastaların cebinde’ diyenleri unutmuyoruz. ‘Doktor Efendi dönemi bitti’ diyenleri unutmuyoruz. ‘Ben doktorlara iğne yaptırmam. Adamı felç ederler alimallah!’ diyenleri unutmuyoruz. ‘Giderlerse gitsinler!’ diyenleri unutmuyoruz. Emeğimizi değersizleştirenleri, mesleğimizi itibarsızlaştıranları unutmuyoruz. Sahip çıkıyoruz. Ülkemize ve geleceğimize sahip çıkıyoruz. Mesleğimize, mesleki bağımsızlığımıza, meslek onurumuza sahip çıkıyoruz. ‘Herkese eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık’ şiarımıza sahip çıkıyoruz.”
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Hacer Ayşen Yavru, taleplerini şöyle sıraladı:
“- Emeğin değerinin bilindiği çağdaş, laik, demokratik bir ülkede eşit, özgür, barış içinde, kardeşçe bir arada yaşamak istiyoruz.
Bütünüyle kamucu, toplumcu ‘Başka Bir Sağlık Sistemi’ istiyoruz.
Uzun yıllara dayanan eğitimimizin; 24 saatlik nöbetlerde, polikliniklerde, acillerde, ameliyathanelerde ağır çalışma koşullarında tükettiğimiz hayatlarımızın, emeğimizin, mesleğimizin karşılığını istiyoruz.
İnsanca yaşayacağımız ücret, insanca çalışma koşulları istiyoruz.
“ŞEHİR HASTANELERİ ACİLEN KAMULAŞTIRILMALIDIR”
Bir Dünya Bankası-Uluslararası Para Fonu-AKP yapımı olan ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan derhal ve külliyen vazgeçilmelidir.
Sağlığı ticarileştiren, sağlık hizmetlerini metalaştıran, eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmetinin önündeki öncelikli engel olan sağlıktaki bütün katkı-katılım payları ve ilave ücretler kaldırılmalıdır.
Sağlık hizmetleri prime dayalı genel sağlık sigortası yerine genel bütçeden finanse edilmeli, sağlık hizmet sunumu ile finansmanı birleştirilmelidir.
Aşı ve ilacın kamusal olarak üretimi ve dağıtımı sağlanmalıdır.
Sağlık ortamlarının şiddetten arındırılması için TTB tarafından hazırlanan Sağlıkta Şiddet Yasası acilen çıkarılmalıdır.
Birinci basamakta ‘sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi’ döneminde olduğu gibi bölge/nüfus tabanlı, ekip hizmetine dayanan sisteme geçilmeli, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları devlet memuru statüsüne geçirilmelidir.
– Sağlık Bakanlığı hastanelerinin her türlü kadro ve altyapı eksikleri giderilmelidir.
– ‘Kamu-Özel Ortaklığı’ modeliyle kurulan ‘Şehir Hastaneleri’ acilen kamulaştırılmalıdır.
“TIP FAKÜLTELERİ HASTANELERİ ÖZERK HALE GETİRİLMELİ”
– Tıp fakülteleri hastaneleri ekonomik, yönetsel ve akademik yönden özerk hale getirmelidir.
-Hekimler arasında dayanışma yerine rekabete yol açan, hekimlik uygulamalarını değersizleştiren, hastaları “puan”a dönüştüren “performansa göre ücretlendirme” sisteminden vazgeçilmelidir.
Sağlık Uygulama Tebliği’nde yer alan ve yurttaşların sağlık hakkını engellemenin yanı sıra hekimlerin mesleki ve klinik bağımsızlığını yok eden bütün kısıtlamalar kaldırılmalıdır.
Hekimlerin tedaviyi düzenlemesine yönelik bütün düzenlemeler, Türk Tabipleri Birliği ve uzmanlık derneklerinin katılımı ile ve bilimsel çalışmalara dayalı olarak yapılmalıdır.
“HER TÜRLÜ ESNEK-KURALSIZ FAZLA ÇALIŞTIRMA VE ANGARYAYA SON VERİLMELİDİR”
Kamu sağlık kurumlarında her tür esnek-kuralsız fazla çalıştırma ve angaryaya son verilmelidir.
Özel sağlık kurumlarında çalışan hekimlerin sözleşmelerinde Türk Tabipleri Birliği taraf olarak kabul edilmeli; işten çıkarmalar Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliği’nin iznine bağlı olmalıdır.
İşçi sağlığı alanının ‘Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri/OSGB’ler yoluyla ticarileştirilmesine son verilmeli; işyeri hekimlerinin eğitim, atama ve ücretlerinin belirlenmesinde Türk Tabipleri Birliği yetkili olmalıdır.
Hekimleri, sağlık çalışanlarını kamuoyu ve hastalar nezdinde sevgisiz, hürmetsiz, küçük düşürücü söylemlere son verilmelidir.
“ÜCRET ARTIŞLARI EMEKLİ OLAN HEKİMLERE DE YANSITILMALIDIR”
Hekim ücretleri, iş güvenceli tek bir işte çalışarak yaşamaya, emekliliğe yansıyacak biçimde düzenlenmeli; ücret artışlarının halen emekli olan hekimlere yansıtılması sağlanmalıdır.
‘Tıbbın alternatifi olmaz’ gerçeği göz önünde bulundurularak modern tıp karşıtı her türlü şarlatanlık yasaklanmalıdır.
Sağlıkta 20 yıldır ‘liyakate göre değil, sadakate göre’ yapılan bütün atama ve görevde yükseltmeler iptal edilmelidir.
Sağlık ortamlarımızdaki her türlü dinci gerici düzenleme ve uygulamalara son verilmelidir.
Biliyor ve inanıyoruz ki meslektaşlarımız ülkemize, mesleğimize ve geleceğimize sahip çıkmak için her zaman olduğu gibi 14 Mayıs günü de gereğini yapacaklardır.”