Gazze’de aylardır süren insanlık dramı, sadece dünyanın değil artık İsrail’in de vicdanını sarsıyor. Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yürüttüğü yıkıcı askeri operasyonlar, ülke içinde de ciddi muhalefetle karşılaşmaya başladı.
7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırının ardından başlatılan Gazze operasyonları, kısa sürede toplu bir yıkıma dönüştü. İsrail’in hava ve kara saldırıları sonucu 50 binden fazla Filistinli hayatını kaybederken, yüz binlercesi evsiz kaldı. Bölgede büyük bir insani kriz yaşanıyor.
Bu tabloya rağmen Netanyahu hükümeti operasyonlara hız kesmeden devam etti. Ancak uluslararası arenada ve özellikle Avrupa’da İsrail’e karşı tepkiler büyüyor. İngiltere, tarihi bir kararla İsrail’le ticari ilişkilerini sonlandırırken; Avrupa’nın diğer ülkelerinde de benzer adımların atılması bekleniyor.
ABD ise İsrail’e desteğini sürdürse de kamuoyundaki huzursuzluk büyüyor. Başkan Trump’ın protestocuları “Yahudi düşmanı” ilan etmesi tansiyonu daha da artırdı. Amerikan sokaklarında yüz binlerce kişi, Gazze’deki ölümleri durdurma çağrısıyla yürüyüş düzenliyor.
En dikkat çekici gelişme ise İsrail’in kendi içinde yaşanıyor. İlk etapta rehinelerin kurtarılması konusunda yetersiz kalan Netanyahu yönetimi, şimdi Gazze’deki sivil ölümler nedeniyle sert eleştirilere hedef oluyor. Ülkedeki muhalif partiler, Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılmasını talep ederken; Demokrat Parti lideri, İsrail’in “bebekleri hobi olarak öldüren bir ülke” imajına büründüğünü dile getirdi.
İnsani yardımların ulaşmadığı Gazze’de açlık ve salgın hastalıklar hızla yayılıyor. Her gün onlarca çocuk yetersiz beslenme nedeniyle yaşamını yitiriyor. İsrail’in 100 kamyonluk yardım konvoyuna geçiş izni vermesi ise çözüm olmaktan çok uzak kaldı.
Netanyahu’nun Gazze’yi tamamen sivillerden arındırma ve Gazzelileri başka ülkelere sürme planı ise uluslararası hukuk açısından ciddi bir insan hakları ihlali olarak değerlendiriliyor.
Tüm bu gelişmeler, İsrail tarihinde belki de ilk kez bir liderin hem içeride hem dışarıda bu denli yoğun baskı altında kalmasına neden oluyor. Netanyahu için artık sadece dış dünya değil, kendi halkı da yüksek sesle “dur” demeye başladı.