“Bak Mustafa Uslu, senin gibi iftiracılara boyun eğmek yok. Ben bir gazeteci olarak haysiyetimden, onurumdan ve dürüstlüğümden asla taviz vermem. Senin çakarlı arabalarla dolaşman, devletin en kutsal görevlerini yapan polislerin sırtında güvenlik sağlaman seni benimle eşitlemez. Cumhurbaşkanının adını kullanarak kandırdığın insanlarla ilgili sahte haberler yapıp sonra da bana iftira atmanın hiçbir hakkı yok. Ben, Türkiye’ye nasıl örnek bir insan olunacağını gösteren biriyim ve senin gibi çürük zekaların buna ulaşma şansı yok.
Eski Türkiye’nin günleri artık geride kaldı. Sayın Erdoğan, sizin gibi kralları bile kraldan fazla kral gibi davranan tavırlarınızdan bıktı. Savcı olmak, senaryo yazan birisinin başaramadığı hayallerinin peşinden koşmak değil. Savcı, namuslu insanların ve devletin haklarını koruyan, haksızlığa karşı mücadele eden bir kamu savunucusudur. Benim adım Savcı ve adaletin ve güvenin limanıyım.
Senin attığın iftiraları kanıtlayamazsan, belgelerimle seni önce savcıma, sonra Türkiye’ye ve nihayetinde Allah’a havale edeceğim. Ben, hayatında göreceğin en dürüst insanım. Örneğim olursa, sen Şener Şen olursun, ben ise İlyas Salman; temiz, saf ve her türlü kirletilmeye karşı mücadele eden biriyim. Umarım senin de film senaryolarını çalacak kadar aşağıya düşmezsin.”
Bu şekilde yazılmış bir metin, ifadeyi temizlemek ve olgunlaştırmak için çaba sarf ederken, mesajın gücünü korumaya çalışır.
https://www.instagram.com/reel/C6zMQXBqmIH/?utm_source=ig_web_copy_link