Satranç öğretmeni ve antrenörü Şükran Yiğit, küçük yaşlarda başlayan tutkusu sayesinde bugün binlerce öğrenciye dokunan bir eğitim yolculuğunun kahramanı oldu. İş Korik programında Rana Küllük’ün konuğu olan Yiğit, satrancın çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini ve kendi başarı öyküsünü anlattı.
Satranç öğretmenliği kariyerine uzun yıllar önce başlayan Şükran Yiğit, İstanbul’un saygın eğitim kurumlarında görev alarak mesleğini icra etti. Bugün özel dersler vererek bire bir eğitim modeline geçen Yiğit, aynı zamanda Kağıthane İlçe Satranç Temsilciliği görevini sürdürüyor. Yiğit, sadece öğretmen değil; aynı zamanda satranç hakemliği ve Türkiye Satranç Federasyonu’nda çeşitli görevlerde de bulundu.
Satrançla ilk tanışmasının 8-9 yaşlarında bir televizyon programı sayesinde gerçekleştiğini belirten Yiğit, “Satrancın faydalarından bahsedilen o program beni çok etkiledi. Ancak o dönem imkanlarım öğrenmeye elverişli değildi. Daha sonra bir dergide satrançla ilgili yazılara denk geldim ve kendi kendime öğrenmeye başladım” ifadelerini kullandı.
CD’ler, kitaplar ve çeşitli kurslarla eğitimini tamamlayan Şükran Yiğit, aldığı bilgiler ışığında satrancı sadece hamlelerden ibaret bir oyun olarak görmediğini, bunun aslında bir “düşünme biçimi” olduğunu vurguladı. Kendisini bu yola yönlendiren şeyin, satrancın insanın zihinsel kapasitesini derinlemesine etkileyen yönü olduğunu söyledi.
“SATRANÇ ÇOCUKLARIN KARAKTERİNİ ŞEKİLLENDİRİR”
Satranç eğitiminin çocukların kişisel ve zihinsel gelişiminde oynadığı role de dikkat çeken Yiğit, “Satranca başlayan çocuklarda sabır, dikkat, odaklanma ve stratejik düşünme becerileri gelişiyor. Ancak satranç sadece zihinsel değil, aynı zamanda karakter eğitiminin de bir parçası. Disiplin, saygı ve empati gibi değerler de bu süreçte kazanılıyor” şeklinde konuştu.
Yiğit’e göre satranç, öğrencilerin analitik düşünme ve problem çözme yetilerini geliştirmenin yanında, gerçek hayatın zorluklarına karşı sağlam bir duruş kazandırıyor. “Süreç kişiye özgüdür” diyen deneyimli öğretmen, her öğrencinin farklı hızda öğrendiğini belirterek “Önce sevdiriyorum, sonra öğretiyorum” diyerek pedagojik yaklaşımını da özetledi.
“BOBBY FISCHER NE DEDİYSE DOĞRU: SATRANÇ HAYATTIR”
Şükran Yiğit, konuşmasının sonunda satranca sadece bir oyun olarak bakılmaması gerektiğini belirterek şu çağrıyı yaptı:
“Satranç, hayatı daha iyi anlamak, stratejik düşünmek ve sağlam adımlar atmak isteyen herkesin öğrenmesi gereken bir alandır. Özgüven, sabır, dikkat ve öngörü kazandırır. Bobby Fischer’ın dediği gibi; Satranç hayattır. Bu yüzden herkesi bu eşsiz dünyaya davet ediyorum.”
Yiğit’in bu ilham verici başarı hikâyesi, sadece eğitim dünyası için değil; aileler, öğretmenler ve öğrenciler için de önemli bir rehber niteliğinde.